
Şema Kimyası Nedir ve Neden Hep Aynı Şemada Partnere Çekiliriz ?
Eylül 20, 2024
Şema Kimyası Nedir ve Neden Hep Aynı Şemada Partnere Çekiliriz ?
Eylül 20, 2024
ACT Perspektifinden Yeme Bozuklukları
DSM-V’te tanımlanmış sekiz adet beslenme ve yeme bozukluğu tanısı var. En çok bilinenleri anoreksiya nervoza, bulimia nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğu. Bu üçünden Yeme Bozuklukları yazısında kısaca basettim. Bu yazıda ise Kabul ve Kararlılık Terapisi‘nin yeme bozukluklarına yaklaşımından bahsetmeye çalışacağım.
Kabul ve Kararlılık Terapisi’nin (ACT) İnsana Yaklaşımı
Kabul ve Kararlık Terapisi (ACT), herhangi bir insani durumu ele alırken tanılar üstü bir yaklaşım ile hareket eder. Tanılar üstü yaklaşım sayesinde kişiyi sadece zihinsel bozukluk belirtileri ile sınırlı olacak şekilde değerlendirmeyiz. Sadece tanıyı ortadan kaldırmaya değil kişinin yaşamını geliştirmeyi hedefleriz. Yeme bozukluklarında da ACT’ın yaklaşımı benzerdir. Yazıya devam etmeden önce bu konuyu daha detaylı okumak isterseniz “Ben Anormal miyim? Bu yaptıklarım Anormal mi?” yazısını inceleyebilirsiniz.
ACT Perspektifinden Yeme Bozuklukları
ACT perspektifinden bakıldığında yeme bozuklukları bir psikolojik katılık durumu olarak kategorize edilebilir. Psikolojik katılık; kişinin kendilik algısının belirli kavramlar ile sınırlı olduğu (zayıfım, güzelim, şişmanım, çirkinim, güçlüyüm vb.), genellikle geçmiş ya da gelecek ile uğraştığı (yüksek kalorili bir yiyecek yemenin pişmanlığı veya katılacağı bir bulaşmada yiyeceklerden nasıl uzak durabileceği gibi), düşünce ve hislerini kabul etmekte zorlandığı (kilo aldığını düşünmemek için ayna karşısına geçmekten kaçınmak), yaşamında değer verdiği şeyler ile temasının azaldığı (yemek yeme olasılığını azaltmak için sosyalleşmekten kaçınmak gibi) bir haldir.
ACT terapisti yeme bozukluklarını değerlendirirken kişinin davranışlarının yaşamındaki işlevini geniş bir perspektif ile değerlendirmeye çalışır. Terapinin nihai amacı psikolojik esnekliğin geliştirilmesidir. Psikolojik esneklik; kişinin değerleri doğrultusunda dirençsiz ve bilinçli bir insan olarak şu anda süregelen deneyimler ile aktif ve açık bir temas halinde oluşu şeklinde tarif edilir.
Dolayısıyla terapi hedefleri kişinin değerlerine göre belirlenir. Burada bahsi geçen değer ACT’ın bir terimidir. Günlük yaşamda anladığımız değer kavramından farklıdır. Belki bu yazıyı okurken siz de “Benim hiç değerim yok.”, “Ben değerlerimi bilmiyorum.” gibi düşünceler ile karşılaşmışsınızdır. Değerler ile ilgili Değerlerimi Nasıl Tanırım, Nasıl Takip Ederim? yazısını okumanızı tavsiye ederim. Değerler her zaman çok net bir şekilde ortada olmaz. Bu yüzden terapist sürecin başında daha aktif bir rol oynayarak kişinin değerlerini keşfetmesine yardımcı olur.
Yeme Bozuklukları ile ilişkili davranışlar, duygular, inançlar ve algılar da değerler doğrultusunda bir yaşama engel olduğu (yeterince beslenememe, aşırı spordan dolayı bedenin zarar görmesi, sosyal yaşamın sınırlanması vb.) sürece psikoterapinin konusudur.
ACT, Genişletir!
Bir davranışı öğrendiğimizde, bir şeyler arasında ilişki kurduğumuzda bunu geri çevirmek mümkün değildir. Mesela topa vurmayı unutamazsınız ya da tenis topunun futbol topundan küçük olduğunu. Yani bir öğrenmeyi geri alamayız. Dolayısıyla davranışlar öğrenildiğinde kişinin repertuarından çıkartılamaz. Beden kontrolü, kısıtlı yeme, aşırı seviyede spor yapma ya da tıkınırcasına yeme gibi davranışlar kişinin değerleri yönünde yaşamasını sağlayamıyorsa psikoterapinin konusudur demiştik.
Ancak bu davranışları doğrudan engellemeye, azaltmaya çalışmak çıkmaz sokaklara girmeye sebep olabilir. Bu yüzden ACT değerler yönünde ilerlemeyi sağlayacak yeni yollar ve davranışlar keşfetmeyi ve kişinin bunları tercih edebilmek için gereken psikolojik esnekliği kazanmasını hedefler. Bu da hem gözlenebilen hem de örtük davranışların (zihinsel süreçlerin) repertuarını genişletir. Böylece yeme bozukluklarının yaşamı daraltıcı etkisinin üstesinden gelmek, büzüşen yaşam alanını genişletmek mümkün olabilir.
Kişinin duygularını açıklık ile kabul edebilmesi, duygularını kaçınması gereken içsel tehditler olmaktan çıkarır. Bu psikolojik esnekliğin ana unsurlarından birisidir. Kabul becerisi; duyguların tanınmasını, yargısızca karşılanabilmesini içerir. Kabul sayesinde duygular değerler yönünde yaşanacak bir yaşam için kaynak olarak kullanılabilir.
Kabul becerisi geliştikçe kısa vadede rahatlama sağlayan ancak uzun vadede ağır bedelleri olan yeme bozukluğu ile ilişkili davranışlara ihtiyaç azalır. Örneğin aniden hissetmeye başladığınız bir gerginlik mutfağa gidip önünüze geleni yemeniz sonrasında hissettiğiniz pişmanlık hissi ise hızlıca aldığınız kalorileri telafi etmek için o gün spor yapmış olmanıza rağmen koşuya çıkmanız ile devam edebilir yeme bozukluğu yaşıyorsanız. Kabul becerisi geliştiğinde öfkeyi tanımak, ne ile ilişkili olduğunu anlamak, gerekirse yavaşlayabilmek, öfkenin sizin için ne sağlayabileceğini görmek mümkün olabilir. Böylece belki de partnerinize neden kızdığınızı ifade etmeyi seçebilirsiniz. Bu seçim kendine duyarlılık, ilişkide samimiyet ve yakınlık, açıklık gibi değerler yönünde atılmış bir adım olabilir. Olabilir diyorum çünkü tüm bunlar kişiye ve bağlama göre değişecektir.
Kısaca
ACT, Yeme Bozukluklarını sadece onarım perspektifi ile ele almaz. Kişinin yaşamında genişleme ve esneklik oluşturmayı böylece psikolojik sağlığı iyileştirmeyi, korumayı ve geliştirmeyi hedefler.

ACT Perspektifinden Yeme Bozuklukları
DSM-V’te tanımlanmış sekiz adet beslenme ve yeme bozukluğu tanısı var. En çok bilinenleri anoreksiya nervoza, bulimia nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğu. Bu üçünden Yeme Bozuklukları yazısında kısaca basettim. Bu yazıda ise Kabul ve Kararlılık Terapisi‘nin yeme bozukluklarına yaklaşımından bahsetmeye çalışacağım.
Kabul ve Kararlılık Terapisi’nin (ACT) İnsana Yaklaşımı
Kabul ve Kararlık Terapisi (ACT), herhangi bir insani durumu ele alırken tanılar üstü bir yaklaşım ile hareket eder. Tanılar üstü yaklaşım sayesinde kişiyi sadece zihinsel bozukluk belirtileri ile sınırlı olacak şekilde değerlendirmeyiz. Sadece tanıyı ortadan kaldırmaya değil kişinin yaşamını geliştirmeyi hedefleriz. Yeme bozukluklarında da ACT’ın yaklaşımı benzerdir. Yazıya devam etmeden önce bu konuyu daha detaylı okumak isterseniz “Ben Anormal miyim? Bu yaptıklarım Anormal mi?” yazısını inceleyebilirsiniz.
ACT Perspektifinden Yeme Bozuklukları
ACT perspektifinden bakıldığında yeme bozuklukları bir psikolojik katılık durumu olarak kategorize edilebilir. Psikolojik katılık; kişinin kendilik algısının belirli kavramlar ile sınırlı olduğu (zayıfım, güzelim, şişmanım, çirkinim, güçlüyüm vb.), genellikle geçmiş ya da gelecek ile uğraştığı (yüksek kalorili bir yiyecek yemenin pişmanlığı veya katılacağı bir bulaşmada yiyeceklerden nasıl uzak durabileceği gibi), düşünce ve hislerini kabul etmekte zorlandığı (kilo aldığını düşünmemek için ayna karşısına geçmekten kaçınmak), yaşamında değer verdiği şeyler ile temasının azaldığı (yemek yeme olasılığını azaltmak için sosyalleşmekten kaçınmak gibi) bir haldir.
ACT terapisti yeme bozukluklarını değerlendirirken kişinin davranışlarının yaşamındaki işlevini geniş bir perspektif ile değerlendirmeye çalışır. Terapinin nihai amacı psikolojik esnekliğin geliştirilmesidir. Psikolojik esneklik; kişinin değerleri doğrultusunda dirençsiz ve bilinçli bir insan olarak şu anda süregelen deneyimler ile aktif ve açık bir temas halinde oluşu şeklinde tarif edilir.
Dolayısıyla terapi hedefleri kişinin değerlerine göre belirlenir. Burada bahsi geçen değer ACT’ın bir terimidir. Günlük yaşamda anladığımız değer kavramından farklıdır. Belki bu yazıyı okurken siz de “Benim hiç değerim yok.”, “Ben değerlerimi bilmiyorum.” gibi düşünceler ile karşılaşmışsınızdır. Değerler ile ilgili Değerlerimi Nasıl Tanırım, Nasıl Takip Ederim? yazısını okumanızı tavsiye ederim. Değerler her zaman çok net bir şekilde ortada olmaz. Bu yüzden terapist sürecin başında daha aktif bir rol oynayarak kişinin değerlerini keşfetmesine yardımcı olur.
Yeme Bozuklukları ile ilişkili davranışlar, duygular, inançlar ve algılar da değerler doğrultusunda bir yaşama engel olduğu (yeterince beslenememe, aşırı spordan dolayı bedenin zarar görmesi, sosyal yaşamın sınırlanması vb.) sürece psikoterapinin konusudur.
ACT, Genişletir!
Bir davranışı öğrendiğimizde, bir şeyler arasında ilişki kurduğumuzda bunu geri çevirmek mümkün değildir. Mesela topa vurmayı unutamazsınız ya da tenis topunun futbol topundan küçük olduğunu. Yani bir öğrenmeyi geri alamayız. Dolayısıyla davranışlar öğrenildiğinde kişinin repertuarından çıkartılamaz. Beden kontrolü, kısıtlı yeme, aşırı seviyede spor yapma ya da tıkınırcasına yeme gibi davranışlar kişinin değerleri yönünde yaşamasını sağlayamıyorsa psikoterapinin konusudur demiştik.
Ancak bu davranışları doğrudan engellemeye, azaltmaya çalışmak çıkmaz sokaklara girmeye sebep olabilir. Bu yüzden ACT değerler yönünde ilerlemeyi sağlayacak yeni yollar ve davranışlar keşfetmeyi ve kişinin bunları tercih edebilmek için gereken psikolojik esnekliği kazanmasını hedefler. Bu da hem gözlenebilen hem de örtük davranışların (zihinsel süreçlerin) repertuarını genişletir. Böylece yeme bozukluklarının yaşamı daraltıcı etkisinin üstesinden gelmek, büzüşen yaşam alanını genişletmek mümkün olabilir.
Kişinin duygularını açıklık ile kabul edebilmesi, duygularını kaçınması gereken içsel tehditler olmaktan çıkarır. Bu psikolojik esnekliğin ana unsurlarından birisidir. Kabul becerisi; duyguların tanınmasını, yargısızca karşılanabilmesini içerir. Kabul sayesinde duygular değerler yönünde yaşanacak bir yaşam için kaynak olarak kullanılabilir.
Kabul becerisi geliştikçe kısa vadede rahatlama sağlayan ancak uzun vadede ağır bedelleri olan yeme bozukluğu ile ilişkili davranışlara ihtiyaç azalır. Örneğin aniden hissetmeye başladığınız bir gerginlik mutfağa gidip önünüze geleni yemeniz sonrasında hissettiğiniz pişmanlık hissi ise hızlıca aldığınız kalorileri telafi etmek için o gün spor yapmış olmanıza rağmen koşuya çıkmanız ile devam edebilir yeme bozukluğu yaşıyorsanız. Kabul becerisi geliştiğinde öfkeyi tanımak, ne ile ilişkili olduğunu anlamak, gerekirse yavaşlayabilmek, öfkenin sizin için ne sağlayabileceğini görmek mümkün olabilir. Böylece belki de partnerinize neden kızdığınızı ifade etmeyi seçebilirsiniz. Bu seçim kendine duyarlılık, ilişkide samimiyet ve yakınlık, açıklık gibi değerler yönünde atılmış bir adım olabilir. Olabilir diyorum çünkü tüm bunlar kişiye ve bağlama göre değişecektir.
Kısaca
ACT, Yeme Bozukluklarını sadece onarım perspektifi ile ele almaz. Kişinin yaşamında genişleme ve esneklik oluşturmayı böylece psikolojik sağlığı iyileştirmeyi, korumayı ve geliştirmeyi hedefler.