
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Ağustos 19, 2024
Ya ocağı kapatmadıysam!
Ağustos 19, 2024
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Ağustos 19, 2024
Ya ocağı kapatmadıysam!
Ağustos 19, 2024
Psikolojik Dayanıklılık ve Erken Dönem Uyumsuz Şemalar Arasındaki İlişki
Erken dönem uyumsuz şemalar, bireyin benlik ve çevresine dair inançlarını, anılarını, duygularını, bilişsel süreçlerini ve fiziksel duyularını içeren zihinsel kalıplardır. Bu şemalar, çocukluk veya ergenlik döneminde temel duygusal ihtiyaçların karşılanmamasından kaynaklanır ve yaşam boyunca etkisini sürdürür. Yetişkinlikte benzer olaylarla karşılaşıldığında, bu şemalar suçluluk, üzüntü, korku veya öfke gibi önemli olumsuz duyguları tetikler.
Erken dönem uyumsuz şemaların tetiklediği olumsuz duygular, bu şemaların oluştuğu dönemdeki duygusal ızdırabın yeniden canlandırılmasıdır. Şemalar, değişen yoğunluk ve yaygınlık derecelerine sahip olabilir. Bir şema ne kadar sık tetiklenirse, o kadar şiddetli hale gelir. Örneğin, bir çocuk küçük yaşta aşırı eleştiriye maruz kalıyorsa veya her iki ebeveyni de bu eleştirilere dahilse, bu çocuğun ileride “Kusurluluk” şemasını tetikleyen kişilerle etkileşime girmesi ve olumsuz sonuçlarla karşılaşması muhtemeldir.
Eleştirinin düzeyi düşükse veya yalnızca bir ebeveyn tarafından yapılıyorsa, şemanın yeniden devreye girmesi olasılığı önemli ölçüde azalır. Örneğin, bu şema sadece bireyin eleştiriyi yapan ebeveyni veya benzer cinsiyetteki otoriter figürler karşısında tetiklenebilir. Şema ne kadar şiddetli ise, tetiklediği olay sayısı ve etkileri de o kadar fazla olacaktır, bu da etkilerin uzun süre devam etmesine neden olabilir.
Bu nedenle, çocuklukta oluşan olumsuz algılar, yetişkinlikte geçerliliğini yitirmez ve uyumsuz bir şekilde devam edebilir. Bireyin geliştirdiği uyumsuz şemalar, duygusal sorunlara ve uyumsuz davranışlara neden olarak işlevselliği olumsuz etkiler. Çeşitli araştırmalar, erken dönem uyumsuz şemalar ile psikolojik sorunlar arasındaki bağlantıyı incelemiştir. Yapılan çalışmalarda, depresif bozukluğun kusurluluk, başarısızlık ve fedakarlık şemalarıyla ilişkili olduğu gözlemlenmiştir.
Türkiye’de yapılan araştırmalarda, depresif belirtilerin, şema alanlarından kopukluk, hak sahibi olma, terk edilme, yetersizlik ve öz kontrol/öz disiplin şema alanlarıyla daha fazla ilişkili olduğu bulunmuştur. Ancak, uyumsuz şemalara sahip olan her bireyin psikopatoloji geliştirmediği de göz önüne alınmalıdır. Psikolojik dayanıklılık, risk faktörlerine rağmen psikopatolojiyi önleme konusunda etkili bir özellik olarak kabul edilir.
Ayrıca, psikolojik dayanıklılığın bireyin psikopatolojik açıdan zarar görme olasılığını azaltan ve pozitifliğini artıran önemli bir aracı faktör olduğu görülmüştür. Bireyin kendi, çevresi ve dünya hakkında olumlu algıları, psikolojik işlevselliğini artırarak kişiyi daha dayanıklı ve psikolojik olarak daha iyi hale getirir. Araştırmalar, psikolojik dayanıklılığın, stresli zamanlarda olumsuz duygularla başa çıkma yeteneğini artırdığını ve olumlu duyguların kırılganlığı azalttığını göstermiştir.
Bu bağlamda, çeşitli çalışmalar, bireyleri farklı şekillerde etkileyen stresli olaylar ile psikolojik bozukluklar arasında düzenleyici ve aracılık eden faktörlerin bulunduğunu öne sürmektedir. Psikolojik dayanıklılık, zorluklara, strese ve olası aksaklıklara etkili bir şekilde uyum sağlama, bunlarla başa çıkma veya üstesinden gelme kapasitesini temsil eder.
Sonuç olarak, olumsuz deneyimlere karşı her bireyin psikolojik dayanıklılık kapasitesi farklıdır. Kötü yaşam koşulları veya risk faktörleri yaşayan herkesin psikopatoloji geliştirmemesi mümkündür. Psikolojik dayanıklılık, bireyin değişime etkili bir şekilde uyum sağlayabilmesi, stres yaratan faktörlere direnebilmesi ve psikolojik rahatsızlıklardan kaçınabilmesi anlamına gelir.
Araştırmalar, yüksek düzeyde dayanıklılığa sahip bireylerin düşük düzeyde kırılganlık ve hastalık riski taşıdığını vurgulamaktadır. Diğer yandan, düşük dayanıklılığa sahip bireyler zorluklarla karşılaştıklarında depresyona, kaygıya, strese ve kişilerarası sorunlara karşı daha savunmasız olabilirler. Sağlığı riske atan alışkanlıklara yönelme ve bedensel şikayetlerden muzdarip olma olasılıkları daha yüksektir.
Araştırmacılar, bireylerin dayanıklılıklarını artırarak sağlıklarını iyileştirebileceklerine inanmaktadır. Psikolojik dayanıklılık, olumlu ve olumsuz duygularla ilişkilidir ve olumsuz durumlarla başa çıkma konusunda direnç sağlar. Olumlu duyguların, stresli durumlara karşı direnci artırma ve kişinin daha dirençli hale gelme yeteneğine katkıda bulunduğu gözlemlenmiştir.
Kaynakça
Soygut, G., Karaosmanoglu, A. and Cakir, Z. (2009) Assessment of early maladaptive schemas: A psychometric study of the Turkish Young Schema Questionnaire-Short Form-3. Turkish Journal of Psychiatry, 20, 75-84.
Faraji, H.; Utar, K., & Berfu Boran, N. (2022). Relationship Between Early Maladaptive Schemas and Psychological Resilience. Asya Studies-Academic Social Studies / Akademik Sosyal Araştırmalar, 6(19), 203-214.
Mohammadkhani, S. Akbari, M. Foroutan, (A). Shahbahrami, (M). (2022). Emotional Schemas and Psychological Distress: Mediating Role of Resilience and Cognitive Flexibility. Iranian Journal of Psychiatry
Young, J. E. Klosko J. S. and Weishaar, M. E. (2017). Şema Terapi: Uygulayıcı Rehberi.

Psikolojik Dayanıklılık ve Erken Dönem Uyumsuz Şemalar Arasındaki İlişki
Erken dönem uyumsuz şemalar, bireyin benlik ve çevresine dair inançlarını, anılarını, duygularını, bilişsel süreçlerini ve fiziksel duyularını içeren zihinsel kalıplardır. Bu şemalar, çocukluk veya ergenlik döneminde temel duygusal ihtiyaçların karşılanmamasından kaynaklanır ve yaşam boyunca etkisini sürdürür. Yetişkinlikte benzer olaylarla karşılaşıldığında, bu şemalar suçluluk, üzüntü, korku veya öfke gibi önemli olumsuz duyguları tetikler.
Erken dönem uyumsuz şemaların tetiklediği olumsuz duygular, bu şemaların oluştuğu dönemdeki duygusal ızdırabın yeniden canlandırılmasıdır. Şemalar, değişen yoğunluk ve yaygınlık derecelerine sahip olabilir. Bir şema ne kadar sık tetiklenirse, o kadar şiddetli hale gelir. Örneğin, bir çocuk küçük yaşta aşırı eleştiriye maruz kalıyorsa veya her iki ebeveyni de bu eleştirilere dahilse, bu çocuğun ileride “Kusurluluk” şemasını tetikleyen kişilerle etkileşime girmesi ve olumsuz sonuçlarla karşılaşması muhtemeldir.
Eleştirinin düzeyi düşükse veya yalnızca bir ebeveyn tarafından yapılıyorsa, şemanın yeniden devreye girmesi olasılığı önemli ölçüde azalır. Örneğin, bu şema sadece bireyin eleştiriyi yapan ebeveyni veya benzer cinsiyetteki otoriter figürler karşısında tetiklenebilir. Şema ne kadar şiddetli ise, tetiklediği olay sayısı ve etkileri de o kadar fazla olacaktır, bu da etkilerin uzun süre devam etmesine neden olabilir.
Bu nedenle, çocuklukta oluşan olumsuz algılar, yetişkinlikte geçerliliğini yitirmez ve uyumsuz bir şekilde devam edebilir. Bireyin geliştirdiği uyumsuz şemalar, duygusal sorunlara ve uyumsuz davranışlara neden olarak işlevselliği olumsuz etkiler. Çeşitli araştırmalar, erken dönem uyumsuz şemalar ile psikolojik sorunlar arasındaki bağlantıyı incelemiştir. Yapılan çalışmalarda, depresif bozukluğun kusurluluk, başarısızlık ve fedakarlık şemalarıyla ilişkili olduğu gözlemlenmiştir.
Türkiye’de yapılan araştırmalarda, depresif belirtilerin, şema alanlarından kopukluk, hak sahibi olma, terk edilme, yetersizlik ve öz kontrol/öz disiplin şema alanlarıyla daha fazla ilişkili olduğu bulunmuştur. Ancak, uyumsuz şemalara sahip olan her bireyin psikopatoloji geliştirmediği de göz önüne alınmalıdır. Psikolojik dayanıklılık, risk faktörlerine rağmen psikopatolojiyi önleme konusunda etkili bir özellik olarak kabul edilir.
Ayrıca, psikolojik dayanıklılığın bireyin psikopatolojik açıdan zarar görme olasılığını azaltan ve pozitifliğini artıran önemli bir aracı faktör olduğu görülmüştür. Bireyin kendi, çevresi ve dünya hakkında olumlu algıları, psikolojik işlevselliğini artırarak kişiyi daha dayanıklı ve psikolojik olarak daha iyi hale getirir. Araştırmalar, psikolojik dayanıklılığın, stresli zamanlarda olumsuz duygularla başa çıkma yeteneğini artırdığını ve olumlu duyguların kırılganlığı azalttığını göstermiştir.
Bu bağlamda, çeşitli çalışmalar, bireyleri farklı şekillerde etkileyen stresli olaylar ile psikolojik bozukluklar arasında düzenleyici ve aracılık eden faktörlerin bulunduğunu öne sürmektedir. Psikolojik dayanıklılık, zorluklara, strese ve olası aksaklıklara etkili bir şekilde uyum sağlama, bunlarla başa çıkma veya üstesinden gelme kapasitesini temsil eder.
Sonuç olarak, olumsuz deneyimlere karşı her bireyin psikolojik dayanıklılık kapasitesi farklıdır. Kötü yaşam koşulları veya risk faktörleri yaşayan herkesin psikopatoloji geliştirmemesi mümkündür. Psikolojik dayanıklılık, bireyin değişime etkili bir şekilde uyum sağlayabilmesi, stres yaratan faktörlere direnebilmesi ve psikolojik rahatsızlıklardan kaçınabilmesi anlamına gelir.
Araştırmalar, yüksek düzeyde dayanıklılığa sahip bireylerin düşük düzeyde kırılganlık ve hastalık riski taşıdığını vurgulamaktadır. Diğer yandan, düşük dayanıklılığa sahip bireyler zorluklarla karşılaştıklarında depresyona, kaygıya, strese ve kişilerarası sorunlara karşı daha savunmasız olabilirler. Sağlığı riske atan alışkanlıklara yönelme ve bedensel şikayetlerden muzdarip olma olasılıkları daha yüksektir.
Araştırmacılar, bireylerin dayanıklılıklarını artırarak sağlıklarını iyileştirebileceklerine inanmaktadır. Psikolojik dayanıklılık, olumlu ve olumsuz duygularla ilişkilidir ve olumsuz durumlarla başa çıkma konusunda direnç sağlar. Olumlu duyguların, stresli durumlara karşı direnci artırma ve kişinin daha dirençli hale gelme yeteneğine katkıda bulunduğu gözlemlenmiştir.
Kaynakça
Soygut, G., Karaosmanoglu, A. and Cakir, Z. (2009) Assessment of early maladaptive schemas: A psychometric study of the Turkish Young Schema Questionnaire-Short Form-3. Turkish Journal of Psychiatry, 20, 75-84.
Faraji, H.; Utar, K., & Berfu Boran, N. (2022). Relationship Between Early Maladaptive Schemas and Psychological Resilience. Asya Studies-Academic Social Studies / Akademik Sosyal Araştırmalar, 6(19), 203-214.
Mohammadkhani, S. Akbari, M. Foroutan, (A). Shahbahrami, (M). (2022). Emotional Schemas and Psychological Distress: Mediating Role of Resilience and Cognitive Flexibility. Iranian Journal of Psychiatry
Young, J. E. Klosko J. S. and Weishaar, M. E. (2017). Şema Terapi: Uygulayıcı Rehberi.