
Düşüncelerimiz ile İlişkimiz
Ağustos 17, 2024
Gaslighting
Ağustos 18, 2024
Düşüncelerimiz ile İlişkimiz
Ağustos 17, 2024
Gaslighting
Ağustos 18, 2024
Eleştirel ve Kontrolcü Biriyle Yaşamak
Şöyle biriyle yaşadığınızı düşünün, her an ve her saniye sizinle, her konuda muhakkak bir fikri var ve sabah gözlerinizi açtığınız andan itibaren konuşmaya başlıyor. Öyle ki siz yemek yaparken o annenizle olan son tartışmanızdan bahsediyor ve nasıl da haklı olduğunuzu anlatıyor, sanki o tartışma o an orada yaşanıyormuş gibi yeniden canlandırıyor olayı. Halbuki siz yemek pişiriyorsunuz ve annenizle son tartışmanızın üzerinden 2 ay geçmiş. Ya da bir yürüyüşe çıktınız, bu kişi yine yanınızda ve patronunuzla olası bir terfi konuşmasını nasıl yapacaginizi prova ediyor. Bu kişi için nerede ve ne yapıyor olduğunuz fark etmiyor, o ya geçmişte olanlarla hesaplaşıyor ya da gelecekte olabilecekler hakkında endişeleniyor. Pek ilgilenmediği şey ise şimdi ve burada olmak, yürüdüğünüz yolda ne tür ağaçlar olduğuyla, pişirdiğiniz yemeğin kokusuyla ilgilenmek. Dikkatinizi şimdi ve burada olana bilinçli olarak getirmediğiniz takdirde bu kişinin anlattıklarıyla bütünleşmeniz çok olası. Evinizden gitmesini nazikçe rica etseniz, derhal yanınızdan uzaklaşmasını söyleseniz, sesini duymamak için kulaklık da taksanız bu kişi hiç bir yere gitmiyor, hatta böyle zamanlarda sesi çok daha yüksek çıkıyor.
Bu kişi zihninizden başkası değil.
Teknoloji alanındaki gelişmeler, hastalıklara bulunan tedaviler, inşa edilen devasa binalar, bu yazının yazilabilmesi ve okunabilmesi; hepsi insan zihni sayesinde. Böyle bir zihne sahip olmanın ödülü insanlık olarak zirvede olmakken, bedeli ise zihinlerimiz ve dolayısıyla dil aracılığıyla psikolojik olarak acı çekebilme potansiyeli taşımamız. Zihinlerimiz geçmişte olanları ve gelecekte olabilecekleri tekrar tekrar tarıyor, evrimsel süreçte bizi hayatta tutan bu özellik bugün de var olmaya devam ediyor. Şu an hayatta kalmak için dikkat etmemiz gereken yırtıcı hayvanlar olmasa da zihinlerimiz görevini, en iyi bildiği şeyi yapmaktan geri durmuyor; bizi hayatta tutmak için içsel ve dışsal potansiyel tehditleri taramaya devam ediyor.
Zihinlerimiz bizi tehdit olarak gördüğü bu içsel yasantilardan korumaya çalisirken çeşitli şekillerde konuşabilir. Mükemmeliyetçiliğe yatkın birisi iseniz, yeni bir iş başvurusunda bulunmak zihniniz tarafindan tehdit edici bir deneyim olarak algılanabilir, çünkü her başvuruda reddedilme ve hayal kırıklığına uğrama olasılığı vardır. Bir ilişkiye başlama, onu sürdürme ya da sonlandırma kararı pişman olma riskini de doğal olarak içerisinde taşır. Hoşunuza gitmeyen bir teklifi kabul etmemek ve hayır demek bazen çatışma ihtimali anlamına gelir ve bu örneklerin her biri ortaya psikolojik olarak acı çıkarma potansiyeline sahiptir. İşte zihinlerimizin bizi korumaya çalıştığı şey de budur, fiziksel ya da psikolojik her türlü acı.
Dışsal olaylardan, örneğin üzerimize doğru son sürat gelen bir arabadan hızlıca kacmamiz mümkün olabilirken sorun şu ki, içsel yasantilardan o kadar kolay kaçamıyoruz. Bazen kaçsak da, döndüğümüz yerde o kaçmaya çalıştığımız duygudan, düşünceden, dürtüden daha fazlasını buluyoruz. ACT dilinde tam da burası, acının ızdıraba dönüştüğü yer oluyor. Kabul ve Kararlılık Terapisi bu kaçınılmaz acının ızdıraba dönüşmemesi için psikolojik esneklik geliştirmeyi amaçlıyor.