
Çocuklarda Kaygı Bozukluğu ve Korku Avcısı
Ağustos 17, 2024
Depresyon
Ağustos 17, 2024
Çocuklarda Kaygı Bozukluğu ve Korku Avcısı
Ağustos 17, 2024
Depresyon
Ağustos 17, 2024
Değerlerimi Nasıl Tanırım, Nasıl Takip Ederim?
Kabul ve Kararlılık Terapisi’nde değerlerimiz bu hayattaki pusulalarımız olarak görülür. Değerler bu hayatta kendimize, diğerlerine ve dünyaya nasıl davranmak istediğimizle, nasıl biri olmak istediğimizle ilgilidir. Değerler kişiseldir, bu hayatta önemli ve anlamlı gördüğümüz şeylerle alakalıdır ve en önemlisi bizim tarafımızdan seçilmişlerdir. Bu aynı zamanda demektir ki bizim değerimiz bir başkasının değeri olmayabilir. Bir değer kimisi için üretken olmak olabilir, kimisi için aile, adalet, bağımsızlık ya da bağışlayıcılık. Değerlerimiz -kimse bilmese, görmese, duymasa yine de böyle davranırdım- dediğimiz yerlerde aranabilir.
Terapi seanslarında danışanlarımızla birlikte değerleri ve adanmış eylemleri konuşurken değerlerin hedeflerle karıştırılabildiğini görüyoruz. Hedeflerle değerlerin en önemli farkı, hedeflerin ulaşılır ve tamamlanır olması, değerlerin ise asla tamamlanamamasıdır; değerler ömrümüz boyunca bizimledir. Hayatımızda kaç defa bağışlayıcılık değerimiz doğrultusunda adım atmış olursak olalım, bu değerimiz yeni bir durumda tekrar kullanılmak üzere alet çantamızın içinde bizi bekliyor olacaktır. Dahası kullanılan değer büyür ve gelişir, bir sonraki sefere onu kullanma olasılığımız artar.
Değerler diğer insanlarin ya da dünyanın bize nasıl davrandığıyla ilgili değildir. Biz değerlerimiz yönünde davrandığımızda sevilme, saygı ya da kabul görme ya da takdir edilme olasılığımız belki artabilir, ama seçimlerimiz bunların hiçbirini garanti etmez. Sistem işini iyi yapmak isteyen bir doktoru az zamanda çok hasta görmeye zorluyorsa bu şartlar altında mümkün olan en iyi pratiği yapmak ya da diğer seçeneklerini değerlendirmek yine o doktorun değerleriyle bağlantıda olmasının yollarıdır. Değerler koşullara bağlı değildir, koşullara göre değişmez, kontrolümüzde olan şey nasıl davrandığımızdır. Davranışlarımızın sonuçları kontrolümüz altında değildir; başka insanların davranışları, çevresel faktörler, sistemsel sorunlar vardır, müdahale alanımızın dışında olan pek çok faktör vardır. Ancak değerlerimiz yönünde davranmak halen anlamlıdır ve bizimle ilgilidir.
Yine bununla bağlantılı olarak değerleri takip etmenin “iyi hissetmek” için olmadığını söylemekte yarar var. Eğer kişiye değerini sorduğumuzda daha çok para kazanmak gibi bir yanıt alırsak daha çok para kazanarak nasıl bir insan olmak istediğini merak ederiz. Kendine daha çok güvenen birisi olmak, daha güçlü hissetmek gibi yanıtlar danışanımızın yaşantısal kaçınmalarını işaret eder. Belirli bir şekilde hissetmeye ya da hissetmemeye çalışmak bizi yaşamak istediğimiz hayata yaklaştırmaz.
Değerlerimizi yalnızca değerlerimiz oldukları için takip ederiz, bizim için böylesi uygun olduğu için. Değerlerin belirli bir şekilde hissetmekten kaçmayı sağlaması şöyle dursun, değerlerimize yaklaştıkça psikolojik acı artabilir. Size büyüme ve gelişme imkanı sağlamayan işinizi bırakıp aklınızdaki yeni iş fikrini hayata geçirmek için çalışmaya başlamak gibi bir deneyimin içerisinde heyecan ve mutluluğun yanı sıra kaygı da olacaktır. Bu kaygıyla ve pişman olma ihtimalinizi fısıldayan ya da “bağıran” zihninizle birlikte gelişme değeriniz yönünde adım atmış olursunuz. Değerlerimizi takip etmek bazen zor kararlar almaktır.
Değerlerimiz doğrultusunda davranmak çeşitli şekillerde görülebilir; kendini korumak ya da risk almak, ülkeden taşınmak ya da kalmak, evlenmek ya da boşanmak. Değerlerinden birisi “sevgi” olan bir kişi aynı değerle kendisini hayal kırıklığına uğrama olasılığına açıp bir ilişkiye başlarken, aynı zamanda bu değer rehberliğinde evliliğini sonlandırma kararı alabilir.
Danisanlarimizla çalışırken belirli bir davranışı yönlendirenin zihinsel kurallar mı yoksa kalplerinin derinlerinden gelen arzular mı olduğunu sorarız. Zihinsel kurallar kendilerini daha kesin ve net ifadelerle, daima, asla gibi sözcüklerle, -meli, -malı gibi eklerle gösterir. “O sınavı kazanmalıyım, başka ne yapacağımı bilmiyorum” diyen bir gencin zihinsel kuralları takip ettiğini düşünebiliriz. Peki zihinsel kuralları takip etmek kötü müdür, bazen evet bazen hayır. Ama şunu biliriz ki, zihinsel kuralların kişiyi tek başına anlam dolu bir hayata götürmesi zordur. Çünkü daha önceki yazılarda bahsettiğimiz gibi zihin hayatta ve acıdan uzak kalmakla ilgilenir, ama insan daha fazlasını ister.